22 Mart 2024 Cuma

Kemal Tahir Üzerine (Aziz Nesin)

     "Kemal Tahir bir diyalog adamı değildi. O bir monolog adamı idi. Çünkü diyaloğu kendi kendisi ile yaptığı için, konuşmaları dışarıya monolog olarak yansırdı. Kendi kendisiyle tartışarak konuşurdu. Her konuşması, gelecekteki bir eserinin bir ön çalışmasıydı... Onun sık sık biçim ve yön değiştirecek olan bu ön çalışmalarını, yani konuşmalarını, düşüncelerinin son biçimi, kesin yargısı sananlar yanılmışlardır. Onun beynini yaramaz bir kedi yavrusunun oynayıp, karmakarışık ettiği bir yün yumağına benzetirim. Kemal, düşünceleri işte böyle karıştırır, birbirine düğümler, karma karışık eder, en sonunda bundan yeni bir düzen çıkarırdı."

Aziz Nesin, Milliyet Sanat Dergisi, 27 Nisan 1973. Sayı: 30

https://core.ac.uk/download/pdf/84783941.pdf


18 Mart 2024 Pazartesi

İyi Yaşadım Dememe

     Yönetmen Mario Monicelli'nin kanser tedavisi görmesi.  Hastalığının son evresinde, 95 yaşında, ötenazi istemesi. Yok. Olmaz. Yasak. Çok acı çekmesi.
     Enis Batur'un hatırlattığı: "Ölmeden iyi yaşadım demeyeceksin."

     Mario'nun hastanenin beşinci katından atlaması.

16 Mart 2024 Cumartesi

Mustafa Necati Bey'in Hikâyesinin Tuhaf Sonu

     Mustafa Necati Bey İzmir’de 1894 yılında doğmuş, 1929 yılı başında henüz 35 yaşındayken hayata veda etmiş. 
     Öğretmen, okul yöneticisi, avukat, hukuk müşaviri, yazar, gazeteci ve gür sesli bir hatip, Müdafaayı Hukukçu, Kuzey Ege dağlarında Kuvvayi Milliye Müfreze Komutanı… 
     Kurtuluş savaşının cephe gerisindeki İstiklal Mahkemeleri üyesi ve başkanı… 
     Lozan antlaşmasının kabulünden sonraki uygulamalarda mübadele  ve mübadillerle ilgili esasları koyan, ilk Mübadele ve İskân Bakanı… 
     Medeni Kanun’un son hazırlıklarını tamamlayan çalışkan bir Adalet Bakanı…
     Milli Eğitim Bakanlığı süresinde bakanlık örgütünü yeniden düzenleyen, yeni harf, yeni rakam, yeni ölçü birimleri kanun tasarılarını hazırlayan, planlayan, kanunlaşmasını sağlayan,  Millet Mekteplerinin açılacağı gün apandisit patlamasından ölen...

Cumhur Utku, Devrimin Çoban Yıldızı Mustafa Necati, İst., 2024 (Tanıtım Bülteni)

14 Mart 2024 Perşembe

Uğur Vardan'ın Yazısı & Peter Greenaway Söyleşisi (Altını Ben Çizdim)

Çokları gibi ben de Peter Greenaway’i Aşçı, Hırsız, Karısı ve Âşığı’yla keşfettim. Ama nedense (muhtemelen mimarlık okumamdan ve o zamanki yol gösterenlerimden Doğan Kuban’ın derslerde anlattıklarına yakın bir hikâyeye sahip olmasından dolayı) Mimarın Göbeği en sevdiğim filmi oldu. Greenaway’in yapıtları, İstanbul Film Festivali aracılığıyla bize ulaştıkça, hem çok beğendiğim, hem de içten içe kızdığım bir yönetmen hüviyetine büründü İngiliz büyük usta. Kızıyordum, çünkü geleneksel anlatımların çok dışına taşıyor ve giderek izleyicisini, yordukça yoruyordu. Aslında anlattıklarını özetlemek gerekirse hep ‘seks ve ölüm’den bahsediyordu. 1997’de yolu festival dolayısıyla buraya düşmüştü. Fırsatı kaçırmadım, bir söyleşiye koyuldum. Aktüel dergisinde çalışıyordum ve o tarihlerde yakın zaman önce vizyona çıkan Tual Bedenler (The Pillow Book) adlı filminin eleştirisini yazdığım dergiyi de yanıma aldım. Ve köşeye sıkıştıracağım zannıyla da söyleşinin bir aşamasında “Hep ölüm ve seksten bahsediyorsunuz. Madem mesele bu kadar ‘basit’, niye o kadar kafamızı karıştıran filmler çekiyorsunuz?” deyiverdim. O da “Bunlar çok karmaşık anlatılabilir. Zaten din de bundan ibarettir, karmaşık hale getirmek bize bağlı” cevabını verdi. Ve kendisine verdiğim dergiyi göstererek ekledi: “İyi de senin çalıştığın dergi de kapağına çıplak kadın koymuş.” O sayının kapağında Merve İldeniz vardı ve Aktüel için ‘çok özel’ pozlar vermişti. Ben de altta kalmamak adına, “Ama biz popüler bir mecrada hareket ediyoruz, sizin konumunuz farklı” diyerek savunmaya geçtim. O söyleşinin özeti şöyleydi. Greenaway kimseyi (bunlar içinde David Cronenberg, Mike Leigh, Ken Loach da vardı) beğenmiyordu, seyrettiği son iyi film olarak David Lynch’in Mavi Kadife’sini gösteriyordu. Sinemanın çok uzun bir süredir, kendisinin ‘Casablanca Sendromu’ olarak adlandırdığı kötü ve basit işler peşinde koştuğunu iddia ediyor, mesela o dönemin çok tutulan filmi İngiliz Hasta’yı da yerden yere vuruyordu. O günün akşamı festivalin kapanış partisi vardı. Greenaway ve eşi de oradaydı. Sinema yazarı arkadaşım Necati Sönmez’le turlarken bizi gördü ve seslendi: “Çıplak kadınlı dergide çalışan çocuk.” Daha sonra muhabbet koyulaştı, karısının şikâyetlerini bile dinledik: “Bu hep böyledir, kimseyi, hiçbir şeyi beğenmez, Woody Allen’dan bile nefret eder, o yüzden sinemaya ben ya tek başına ya da kızımla giderim.”

(Uğur Vardan, "‘Eisenstein Meksika’da’: Ölüm ve Seks Masanın Mezesidir", Hürriyet, 8 Nisan 2015)

12 Mart 2024 Salı

Vladimir Nabokov's Opinions on Various Writers

Vladimir Nabokov's opinions on various writers, culled from Strong Opinions.

  • Auden, W. H. Not familiar with his poetry, but his translations contain deplorable blunders.
  • Austen, Jane. Great.
  • Balzac, Honoré de. Mediocre. Fakes realism with easy platitudes.
  • Barbusse, Henri. Second-rate. A tense-looking but really very loose type of writing.
  • Barth, John.
    • "Lost in the Funhouse." A particular favorite. Lovely swift speckled imagery.
  • Beckett, Samuel. Author of lovely novellas and wretched plays.
    • Molloy. Favorite work by Beckett.
    • Malone Dies. A favorite work by Beckett.
    • The Unnamable. A favorite work by Beckett.
  • Bely, Andrei.
    • Petersburg. Third-greatest masterpiece of 20th century prose. A splendid fantasy.
  • Bergson, Henri. A favorite between the ages of 20 and 40, and thereafter.
  • Blok, Alexander. A favorite between the ages of 10 and 15, and thereafter. Passionately fond of his lyrics, but his long pieces are weak.
    • The Twelve. Dreadful. Self-consciously couched in a phony "primitive" tone, with a pink cardboard Jesus Christ glued on at the end.
  • Borges, Jorge Luis. A favorite. How freely one breathes in his marvelous labyrinths! Lucidity of thought, purity of poetry. A man of infinite talent.
  • Brecht, Bertolt. A nonentity, means absolutely nothing to me.
  • Brooke, Rupert. A favorite between the ages of 20 and 40, but no longer.
  • Browning, Robert. A favorite between the ages of 10 and 15, and thereafter.
  • Bryusov, Valery. Indifferent to his works.
  • Camus, Albert. Dislike him. Second-rate, ephemeral, puffed-up. A nonentity, means absolutely nothing to me. Awful.
  • Carroll, Lewis. Have always been fond of him. One would like to have filmed his picnics. The greatest children's story writer of all time.
  • Céline, Louis-Ferdinand. Second-rate. A tense-looking but really very loose type of writing.
  • Cervantes, Miguel de.
    • Don Quixote. A cruel and crude old book.
  • Cheever, John.
    • "The Country Husband." A particular favorite. Satisfying coherence.
  • Chekhov, Anton. A favorite between the ages of 10 and 15, and thereafter. Talent, but not genius. Love him dearly, but cannot rationalize that feeling.
  • Chernyshevsky, Nikolai. His fate is moving, but his works are risible.
  • Chesterton, G. K. A favorite between the ages of 8 and 14. Essentially a writer for very young people. Romantic in the large sense.
  • Conan Doyle, Arthur. A favorite between the ages of 8 and 14, but no longer. Essentially a writer for very young people. Romantic in the large sense.
  • Conrad, Joseph. A favorite between the ages of 8 and 14. Essentially a writer for very young people. Certainly inferior to Hemingway and Wells. Intolerable souvenir-shop style, romanticist clichés. Nothing I would care to have written myself. In mentality and emotion, hopelessly juvenile. Romantic in the large sense. Slightly bogus.
  • Dostoevsky, Fyodor. Dislike him. A cheap sensationalist, clumsy and vulgar. A prophet, a claptrap journalist and a slapdash comedian. Some of his scenes are extraordinarily amusing. Nobody takes his reactionary journalism seriously.
    • The Double. His best work, though an obvious and shameless imitation of Gogol's "Nose."
    • The Brothers Karamazov. Dislike it intensely.
    • Crime and Punishment. Dislike it intensely. Ghastly rigmarole.
  • Douglas, Norman. A favorite between the ages of 20 and 40, and thereafter.
  • Dreiser, Theodore. Dislike him. A formidable mediocrity.
  • Eliot, T. S. Not quite first-rate.
  • Emerson, Ralph Waldo. His poetry is delightful.
  • Faulkner, William. Dislike him. Writer of corncobby chronicles. To consider them masterpieces is an absurd delusion. A nonentity, means absolutely nothing to me.
  • Flaubert, Gustave. A favorite between the ages of 10 and 15, and thereafter. Read complete works between 14 and 15.
  • Forster, E. M. Only read one of his novels (possibly A Passage to India?) and disliked it.
  • Freud, Sigmund. A figure of fun. Loathe him. Vile deceit. Freudian interpretation of dreams is charlatanic, and satanic, nonsense.
  • Galsworthy, John. A formidable mediocrity.
  • García Lorca, Federico. Second-rate, ephemeral, puffed-up.
  • Gogol, Nikolai. Nobody takes his mystical didacticism seriously. At his worst, as in his Ukrainian stuff, he is a worthless writer; at his best, he is incomparable and inimitable. Loathe his moralistic slant, am depressed and puzzled by his inability to describe young women, deplore his obsession with religion.
  • Gold, Herbert.
    • "Death in Miami Beach." A particular favorite.
  • Gorky, Maxim. A formidable mediocrity.
  • Hawthorne, Nathaniel. A splendid writer.
  • Hellens, Franz. Very important.
    • La femme partagee. Like it particularly.
  • Hemingway, Ernest. A writer of books for boys. Certainly better than Conrad. Has at least a voice of his own. Nothing I would care to have written myself. In mentality and emotion, hopelessly juvenile. Loathe his works about bells, balls, and bulls.
    • The Killers. Delightful, highly artistic. Admirable.
    • The Old Man and the Sea. Wonderful. The description of the iridescent fish and rhythmic urination is superb.
  • Housman, A. E. A favorite between the ages of 20 and 40, and thereafter.
  • Ilf and Petrov. Two wonderfully gifted writers. Absolutely first-rate fiction.
  • Ivanov, Georgy. A good poet but a scurrilous critic.
  • James, Henry. Dislike him rather intensely, but now and then his wording causes a kind of electric tingle. Certainly not a genius.
  • Joyce, James. Great. A favorite between the ages of 20 and 40, and thereafter. Let people compare me to Joyce by all means, but my English is patball to Joyce's champion game. A genius.
    • Ulysses. A divine work of art. Greatest masterpiece of 20th century prose. Towers above the rest of Joyce's writing. Noble originality, unique lucidity of thought and style. Molly's monologue is the weakest chapter in the book. Love it for its lucidity and precision.
    • A Portrait of the Artist as a Young Man. Never liked it. A feeble and garrulous book.
    • Finnegans Wake. A formless and dull mass of phony folklore, a cold pudding of a book. Conventional and drab, redeemed from utter insipidity only by infrequent snatches of heavenly intonations. Detest it. A cancerous growth of fancy word-tissue hardly redeems the dreadful joviality of the folklore and the easy, too easy, allegory. Indifferent to it, as to all regional literature written in dialect. A tragic failure and a frightful bore.
  • Kafka, Franz.
    • The Metamorphosis. Second-greatest masterpiece of 20th century prose.
  • Kazantzakis, Nikos. Second-rate, ephemeral, puffed-up.
  • Keats, John. A favorite between the ages of 10 and 15, and thereafter.
  • Khodasevich, Vladislav. The greatest Russian poet of his time.
  • Kipling, Rudyard. A favorite between the ages of 8 and 14. Essentially a writer for very young people. Romantic in the large sense.
  • Lawrence, D. H. Second-rate, ephemeral, puffed-up. Mediocre. Fakes realism with easy platitudes. Execrable.
  • Lowell, Robert. Not a good translator. A greater offender than Auden.
  • Mandelshtam, Osip. A wonderful poet, the greatest in Soviet Russia. His poems are admirable specimens of the human mind at its deepest and highest. Not as good as Blok. His tragic fate makes his poetry seem greater than it actually is.
  • Mann, Thomas. Dislike him. Second-rate, ephemeral, puffed-up.
    • Death in Venice. Asinine. To consider it a masterpiece is an absurd delusion. Poshlost. Mediocre, but anyway plausible.
  • Maupassant, Guy de. Certainly not a genius.
  • Maugham, W. Somerset. Mediocre. Fakes realism with easy platitudes. Certainly not a genius.
  • Melville, Herman. Love him. One would like to have filmed him at breakfast, feeding a sardine to his cat.
  • Marx, Karl. Loathe him.
  • Milton, John. A genius.
  • Odoevsky, Vladimir. Indifferent to his works.
  • Yury Olesha. Some absolutely first-rate fiction.
  • Orczy, Baroness Emmuska.
    • The Scarlet Pimpernel. A favorite between the ages of 10 and 15, but no longer.
  • Pasternak, Boris. An excellent poet, but a poor novelist.
    • Doctor Zhivago. Detest it. Melodramatic and vilely written. To consider it a masterpiece is an absurd delusion. Pro-Bolshevist, historically false. A sorry thing, clumsy, trivial, melodramatic, with stock situations and trite coincidences.
  • Pirandello, Luigi. Never cared for him.
  • Plato. Not particularly fond of him.
  • Poe, Edgar Allan. A favorite between the ages of 10 and 15, but no longer. One would like to have filmed his wedding.
  • Pound, Ezra. Definitely second-rate. A total fake. A venerable fraud.
  • Proust, Marcel. A favorite between the ages of 20 and 40, and thereafter.
    • In Search of Lost Time. The first half is the fourth-greatest masterpiece of 20th-century prose.
  • Pushkin, Alexander. A favorite between the ages of 20 and 40, and thereafter. A genius.
    • Eugene Onegin. A great poem. Walter Arndt's translation is abominable.
  • Queneau, Raymond.
    • Exercises de style. A thrilling masterpiece, one of the greatest stories in French literature.
    • Zazie. Very fond of it.
  • Ransom, John Crowe.
    • Captain Carpenter. Admire this poem.
  • Rimbaud, Arthur. A favorite between the ages of 10 and 15, and thereafter.
  • Robbe-Grillet, Alain. Great. A favorite. How freely one breathes in his marvelous labyrinths! Lucidity of thought, purity of poetry. Magnificently poetical and original.
  • Rolland, Romain. A formidable mediocrity.
  • Salinger, J. D. By far one of the finest artists in recent years.
    • "A Perfect Day for Bananafish." A great story. A particular favorite.
  • Sartre, Jean-Paul. Even more awful than Camus.
    • Nausea. Second-rate. A tense-looking but really very loose type of writing.
  • Schwartz, Delmore.
    • "In Dreams Begin Responsibilities." A particular favorite.
  • Schweitzer, Albert. Detest him.
  • Shakespeare, William. Read complete works between 14 and 15. One would like to have filmed him in the role of the King's Ghost. His verbal poetic texture is the greatest the world has ever known, and immensely superior to the structure of his plays as plays. It is the metaphor that is the thing, not the play. A genius.
  • Sterne, Laurence. Love him.
  • Sue, Eugène. Melodramatic, second-rate.
  • Tagore, Rabindranath. A formidable mediocrity.
  • Tolstoy, Aleksey. A writer of some talent with two or three science fiction stories or novels which are memorable.
  • Tolstoy, Leo. A favorite between the ages of 10 and 15, and thereafter. Read complete works between 14 and 15. Nobody takes his utilitarian moralism seriously. A genius.
    • Anna Karenina. Incomparable prose artistry. The supreme masterpiece of 19th-century literature.
    • The Death of Ivan Ilyich. A close second to Anna Karenina.
    • Resurrection. Detest it.
    • The Kreutzer Sonata. Detest it.
    • War and Peace. A little too long. A rollicking historical novel written for the general reader, specifically for the young. Artistically unsatisfying. Cumbersome messages, didactic interludes, artificial coincidences. Uncritical of its historical sources.
  • Turgenev, Ivan. Talent, but not genius.
  • Tyutchev, Fyodor. A great lyrical poet.
  • Updike, John. By far one of the finest artists in recent years. Like so many of his stories that it is difficult to choose one.
    • "The Happiest I've Been." A particular favorite.
  • Verlaine, Paul. A favorite between the ages of 10 and 15, and thereafter.
  • Verne, Jules.
    • Around the World in Eighty Days. A favorite between the ages of 10 and 15, but no longer.
  • Wells, H. G. A favorite between the ages of 10 and 15, and thereafter. A great artist, my favorite writer when I was a boy. His sociological cogitations can be safely ignored, but his romances and fantasies are superb. A far greater artist than Conrad. A writer for whom I have the deepest admiration.
    • The Passionate Friends. Better than anything any of Wells' contemporaries would produce.
    • Ann Veronica. Better than anything any of Wells' contemporaries would produce.
    • The Time Machine. Better than anything any of Wells' contemporaries would produce. Especially good.
    • The Country of the Blind. Better than anything any of Wells' contemporaries would produce. Especially good.
    • The Invisible Man. Especially good.
    • The War of the Worlds. Especially good.
    • The First Men on the Moon. Especially good.
  • Wilbur, Richard.
    • "Complaint." A piece of great poetry.
  • Wilde, Oscar. Rank moralist and didacticist. A favorite between the ages of 8 and 14. Essentially a writer for very young people. Romantic in the large sense.
  • Wolfe, Thomas. Second-rate, ephemeral, puffed-up.
  • Zabolotsky, Nikolai. Enormously gifted.
  • Zamyatin, Yevgeny. Indifferent to his works.
  • Zoshchenko, Mikhail. Some absolutely first-rate fiction.

http://wmjas.wikidot.com/nabokov-s-recommendations?fbclid=IwAR1UZhSEZPDmIu1Q8kPDbhIdT81-qdTAXOjAqG5FAPzGoSX8fWQEXaDom18

10 Mart 2024 Pazar

İslam Çupi: Nefret Havuzunda

     Beş göbekten, yedi göbekten İstanbullu olup da İstanbulluluğuyla övünen görmedim. Övünenler hep sonradan gelme.
     Bunların çoğu yakacılık derdinden muzdarip. Her fırsatta Anadolu yakasını aşağılayan karşıcılar.
     Bir de İstanbul bozulducular var, şiir öldücülerin light türü, onlar da sonradan gelme.

     ***

     İslam Çupi'nin Hey Gidi İstanbul'unu okuyorum. Dil ile yıkanayım diye.
 
     Çocukluğumdan, babamın her gün aldığı Tercüman gazetesinden hayal meyal hatırlıyorum Çupi'yi. Sonra 2000'lerde İletişim Yayınları yazdıklarından seçmeler yayımladı: Üç kitap: Birincisi Futbolun Ölümü, ikincisi Olaylar, Sağbekin Lahana Dolmasını Yemesiyle Başladı, üçüncüsü Mağlubu Anlatmak. Okumadım onları. O hayal meyal hatıralardaki Çupi imgesi pek de hoş değildi.

     20 yıl sonra bu kez İş Bankası'nın yayınevi Çupi'yi yayımlamaya başladı. Ben de okumaya başlayayım dedim. Yanım yörem onu övenlerle dolu.
     Kitapta 53 yazı var. İlk yazıyı kazasız belasız atlattık. İkinci yazıda seksistin ortada gideni bir Çupi çıktı karşıma. "Sinema" başlıklı bu yazıda güya mizah yapıyor ve oyuncu Jeanette MacDonald'a olan hayranlığından söz ediyor: "İlk aşık olduğum sarışın o karıydı benim."

     Az önce "Plaj" başlıklı yazıyı (beşinci yazı) okudum ve kitabı bıraktım. Belki okurum sonra. Belki. (Dil ile yıkanmak nedir ya?)
    Bu yazı yukarıda bahsettiğim İstanbul bozulducuların yarım asır önceki versiyonunu faş ediyor. Çupi güzel İstanbulunu anlatırken bir Anadolulu tarifi veriyor: "denizi şeytanın sidik havuzu olarak gören bir step kalabalığı..."
     Tiran'dan 10 küsur yaşında gelmiş İstanbul'a. 50 küsur yaşında yazıyor bunları. Birinci göbek. 

     Daha Çupi gibilerin nefret havuzuna Kürtler girmemiş. Suriyeliler yok. Zamanın tek kum torbası var: Stepliler. Step, İstanbul dışındaki her yer demek. İstanbul yedi tepe.

8 Mart 2024 Cuma

Gene Hipergrafi: Kıvılcımlı'nın Son Anları

      Ahmet Kale, Artı TV'de sorulan bir soruyu cevaplıyor: Hikmet Kıvılcımlı'nın son anları:

     "... ve komaya girdiğinde bile, başucundaki arkadaşının tanıklığı, zaman zaman eli böyle sağdan sola doğru yazı yazıyordu."

2 Mart 2024 Cumartesi

Hipergrafi (?)

Hikmet Kıvılcımlı. 
50.000 sayfa.

Isaac Asimov: 90.000 kartpostal. 
(Kitaplarının sayısı 500'ün üzerinde.)

22 Şubat 2024 Perşembe

Vasili Grossman, Andrey Platonov, İlya Ehrenburg vd.

     "Sovyet edebiyat hayatının politik yöneticilerine kendini pek sevdiremeyen" Vasili Grossman'ın Platonov'u kurtarma çabaları.

Savaşta Bir Yazar, Haz: Antony Beevor ve Lyuba Vinogradova, İst., 2013




21 Şubat 2024 Çarşamba

Melih Cevdet Anday: Yaşar Kemal Üzerine: "İdealize Ederek Anlatmak"

     Melih Cevdet Anday, Bir Defterden'de, "idealize ederek anlatmayı" anlatıyor: 

     
"Yaşar Kemal'in, Milliyet gazetesinde tefrika edilen romanı Deniz Küstü'nün bir parçasını okudum bu sabah. Daha önce de bir tefrika okumuştum. Selim adlı bir balıkçıyı anlatıyor, ama hep idealize ederek. Dikkatimi çekti bu. Adamın her yaptığı, her söylediği harika. Bugünkü tefrikadaysa, Kumkapı'da meyhane işleten Kör Agop'u anlatıyordu. Onu da öyle idealize etmiş! Kör Agop müşteriye içki vermek, meze vermek için açmamış o meyhaneyi. Dostlukmuş aradığı. Bence doğru değil. Kör Agop kazıkçının biridir, üstelik gelip masaya oturur, içkiye de ortak olur. Yaşar Kemal acaba niçin bu üslubu seviyor? Kör Agop'u kazıkçının biri olarak anlatsa, o da güzel olmaz mı? Ayrıca Kör Agop asıl o zaman daha ilginç olmaz mı? Bana öyle geliyor ki insanları anlatmayı seven yazar, onları idealize etmeye hiç gerek duymaz. Nasılsalar öyle anlatır. Çünkü insanları sevmek bu değildir, insan hallerini anlatmak demek bu değildir."

19 Şubat 2024 Pazartesi

Yaşar Nabi Nayır

Şiirleri ortaokul ders kitaplarına alındığında, kendisi henüz lise öğrencisi olan şair.

16 Şubat 2024 Cuma

“70’lerdeki öğrenci hareketleriyle ortaya çıkan şiddet”

Şerif Mardin’e göre, nedeni, “Anadolu’dan büyük şehirlere gelen gençlerin getirdikleri öz otoritaryen ve muhafazakâr değerler” olan şiddet.

Aleksandr Blok

Üçüncü edimi arayan şair. "Yıkmak da korumak kadar geleneksel bir fiildir. Önemli olan, ne birine ne ötekine sığdırılabilen üçüncü edimi bulmaktır."

15 Şubat 2024 Perşembe

Yorkshire

Henüz para basabilecek teknolojisi olmayan 18 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin Thomas de la Rue Matbaası’nda basılan 50 ve 100 liralık banknotlarını getirirken, mola verdiği Pire (Yunanistan) Limanı’nda, Alman savaş uçaklarınca bombalanan İngiliz kargo gemisi. 

16 Nisan 1941: Pire halkı, Türkiye’nin  savaş dışı kalması nedeniyle Avrupa’nın en prestijli para birimi haline gelen ‘lira’larla kaplı denizi yağmalıyor.

Refik Halid Karay

Anti-militarist yazar. 
Padişahın da, İttihatçıların da, Cumhuriyetin de askerleriyle geçinemedi

Ahmet Oktay’a göre, Atatürk’le de “Atatürk üniformasını çıkardıktan sonra ve ‘mesafeli’ olarak” uzlaşabildi.

14 Şubat 2024 Çarşamba

Kitsch / Kundera

BBD - Bu da Burada Dursun:

"Kitsch birbirini izleyen iki gözyaşı damlasına neden olur. Birinci damla, çayırda oynayan çocukları görmek ne güzeldir der. İkinci damla, çayırda koşan çocuklardan  duygulanmak ne güzeldir der. Kitsch'i kitsch yapan bu ikinci damladır." 
Milan Kundera (Aktaran: Oğuz Cebeci, Edebi Zevk Yargısı)

10 Şubat 2024 Cumartesi

"Tevrati Yakup"

"Tevrati Yakup" 

     Yakup Kadri Karaosmanoğlu.
     Sıfatlamanın sahibi, Mustafa Miyasoğlu, sıfatlamanın nedenini “Kur’an’dan çok Tevrat’tan kaynaklanan bir edebiyat dilini benimsemesidir,” diye açıklıyor.

Sándor Petőfi

“Dörtnala üstlerine gelen düşman atlılarına doğru, duyuramadığı birtakım sözler söylerken” öldürülen Macar şair.

[Ölümü ya da ortadan kayboluşuyla ilgili sayısız söylenti vardır. Ama en güzelini (yukarıda, tırnak içinde) Melih Cevdet Anday uydurmuştur.]

9 Şubat 2024 Cuma

12 Eylül Öncesi Ertuğrul Özkök

     12 Eylül. Şunları yazmış Ertuğrul Özkök:

     "12 Eylül gecesi şehirler arasında otobüs yolculuğundaydım. Askerler otobüsü durdurup 'kontrolü ele aldık' dediklerinde oh be dedim."

     İki cümle var. Herkes ikinci cümleyle uğraşıyor ya ben birinci cümlede takılı kaldım: erken zamanlar, adamın otobüse bindiği yıllar.


7 Şubat 2024 Çarşamba

100 Yıl Önce Doktorlar

1920-30'larda doktorlar. 
Fahri Celal Göktulga'nın "Geri Çevir Herifi" hikâyesinin girişi.

Fahri Celal Göktulga, Avur Zavur Kahvesi (1948)

6 Şubat 2024 Salı

Bu Roman Olan Şeylerin Romanıdır - Tanıtım Bülteni:

Bu Roman Olan Şeylerin Romanıdır'ın tanıtım bülteni:

"Bu Roman Olan Şeylerin Romanıdır, Tan gazetesinde 1937 yılında tefrika edilmeye başlandığında toplumcu gerçekçi roman popüler bir tür değildi. Hatta köy ve taşranın dışına çıkıp şehir hayatını, kenar mahalleleri, fabrikaları anlatan roman yok denecek kadar azdı. Suat Derviş’i çalıştığı gazete muhabir olarak Sovyetlere gönderdiğinde romanı yarım bir şekilde, taslaklarıyla Kemal Tahir’e bırakmış, son kısmını Kemal Tahir tamamlamıştır. Tren yolculuğu sırasında iki kalın defter yazıp yolladıysa da gazete tefrikanın yeterince ilgi görmediğini söyleyerek Kemal Tahir’in sonu yazmasını istemiştir.

Bu koşullar altında yazılan ve okurla buluşan roman seksen bir sene sonra ilk kez Suat Derviş adıyla kitaplaşıyor."



4 Şubat 2024 Pazar

(1954'te) "Nobel Mükâfatı Kazanan Türk Romancısı"

MİT’in (o zamanki adıyla MAM) 6.3.1954 gün ve Em. Ş. 1.B 3075-1166 sayılı raporuna ve 1957 yılı fişlerine göre, Yaşar Kemal.

2 Şubat 2024 Cuma

Lev V. Koulechov

Sovyet yönetmenlerinin babası, kâşif, çekmeyen yönetmen, yazmayan teorisyen. İç savaşın mahrumiyet ortamında ham film bulamadığından atölyesinde "filmsiz filmler" çekti. Kısa bir süre öğrencisi olan Eisenstein'la da "filmsiz montaj" denemeleri yaptı. Derslerinde işlediği "montaj etkisi" düşüncesi öğrencisi Pudovkin tarafından hayata geçirildi. Sinemacı yetiştirmenin film çekmekten daha önemli olduğuna inandı, "direktif vermek" yerine öğretmeyi yeğledi, öldüğü güne kadar öğretti.

1 Şubat 2024 Perşembe

Käte Hamburger

Anlatı analizi konusunda aşmış kişilik. Sinemayı çok sevdi, kendini sinemayı çok severken yakalayınca kızardı, bozardı, edebiyata ihanet ettiği duygusuna kapıldı, ihanetinin (duygusunun) savunmasını “Film; fotoğraf gibi plastik sanatlar alanına değil, edebî sanatlar alanına aittir,” diye yaptı. Buna önerme diyoruz, evet. Nur içinde yatsın.

31 Ocak 2024 Çarşamba

İnkılâp Dersleri

İnkılâp Dersleri

Recep Peker’in (Ülkü* dergisinde çıkan ‘ders notları’nı içeren) kitabı. 
Asaf Savaş Akat’a göre, “demokrasinin kötü bir şey olduğunu ve zaten iflas ettiğini” anlatır. Atatürk’ün sağlığında, 1935’te yayımlanmış.

*Ülkü hareketi için bkz: 
https://ydemokrat.blogspot.com/2010/09/ulku-hareketi.html

30 Ocak 2024 Salı

Havada Bulut

Asıl adı "Kovada Bulut" olan, Büyük Doğu dergisinde yayımlanırken editörün (Necip Fazıl) baskısıyla bu adı alan, Sait Faik'in bağlı  hikâyeler toplamı.

Gecenin Sonuna Yolculuk

Anissimov’a göre, “kapitalizm üzerine yazılmış gerçek bir ansiklopedi”: “Ancak (Céline) gerçekliğin yüzüne o kadar korkusuzca baktıktan sonra, onu kabul etmeyi reddetti.”

Garip

Attilâ İlhan’a göre, “Fransız edebiyatının Türkiye’deki temsilcisi.”

29 Ocak 2024 Pazartesi

“Entrez!”

Park Otel’in 165 numaralı odasının kapısı çalındığında, müdaviminin verdiği cevap/komut/ünlem.

Çocuk ve Allah

Dağlarca’nın altın yumurtası. 
Ahmet Oktay’a göre, şairin sonraki kitaplarının tüm ‘içeriksel’ sorunlarını da kapsar.



28 Ocak 2024 Pazar

Céline

Yahya Kemal’e göre, “patlamış lậğıma benzeyen nậsir”: “Berbad bir küûlle zilzurna sarhoş olup içini döken bayağı bir sarhoş nasıl konuşursa öyle yazıyor,” ancak, “neşrettiği teaffün arasında, kendi aleyhinde söylenecek kadar cür’et ve letậfet gösteriyor.”

Baudelaire

 Fotoğrafı bir sanat dalı olarak kabul etmeyen türün, tarihte bilinen ilk babası.

27 Ocak 2024 Cumartesi

“Bir kitapta resim şart!”

     Bir Cemal Süreya incisi. 

     Gustave Flaubert’in “Kitaplarımın resimli olarak yayımlanmasını istemiyorum, çünkü çok güzel bir tasvir çok kötü bir resmin yanında bile sönük kalır” önermesinin paralaksı.

Ansiklopedi: Tütünler Islak

     Tütünler Islak 
     Adını, “o yıllarda Tekel’in çıkardığı sigaraların hep ıslak olmasından” alan Turgut Uyar kitabı.

(Kaynağını İsmet Özel’den alan kaynak için, bkz. Baki Asiltürk – Mehmet Sümer, “Diyalojik Okuma, Bahisleri Yükseltmek: Orhan Koçak”, Özgür Edebiyat, S. 32 / Mart-Nisan 2012, s. 86)



Ansiklopedi: René Char

     Putu Lautréamont olan şair.
     Montparnasse’da yeni açılan bir barın adının 
Maldoror olduğunu öğrenince yanına Breton’u da alarak barı basmış, ortalığı dağıtmış, ancak bıçaklanarak durdurulabilmiştir.



Turgut Uyar'da Fahri Karagözoğlu Etkisi

 Şöyle:



25 Ocak 2024 Perşembe

Hış Hışı Hançer

Hış Hışı Hançer 
Tek parça çelikten yapılan hançere deniyormuş.

Türkü sözlerini aktaranlar Hış Hışı Hançer diye yazıyor. 
Birkaç yerde Hışhışı diye bitişik yazıldığını gördüm. 

Nezihe Meriç'in Menekşeli Bilinç adlı kitabında da başka bir 'versiyon'u var: Kitaptaki öykülerden birinin adı "Hışhışi Hançer".






'Bir Şiirden'

Turgut Uyar’ın "kötü polis" yüzü.




Amédée

Karakterlerinden birinin de bir ceset olduğu Ionesco oyunu. 

Oyun süresince ceset durmaksızın büyür, büyür, büyür, sonunda bütün sahneyi kaplar. Perde inerken oyuncular sahne kenarlarına sıkışmış durumdadır.



24 Ocak 2024 Çarşamba

Ansiklopedi: Aka Gündüz

Dağıtmış ruh. Toplama zihin. Pan-Türkist, popülist, realist, romantik, ak, kara, her şey, her şeyden bir şey. Ne olduğunu soran Atatürk’e, “Anarşistim!” demişliği de vardır.

Yazdığı 300 sayfalık romanda tek silik, çizik, düzeltme olmamasıyla övünür. Dünya rekoru sahibidir: İki Süngü Arasında romanını (her yarım saatte bir penceresine bırakılan kahveleri içerek) bir buçuk günde yazmış.




23 Ocak 2024 Salı

Hariciyecinin Belgesel Çekimini Engelleme Peşinde Koşan Bir Devlet Yapışığı Olarak Portresi

İshak Alaton, 12 Eylül 2012 tarihli Radikal’de Müge Akgün’e anlatıyor:

“2001 yılında yurtdışından Struma ile ilgili yapılacak olan bir belgesel için bana geldiler. Gemiden sağ kurtulan ve o yıllarda 80 yaşında olan, Amerika’da küçük bir kasabada yaşayan David Stoliar’ı Türkiye’ye gelmesi için ikna edemiyorlar. Ben de konuştum, nihayet razı oldu. Onu kurtaran balıkçılarla bir araya geldi, çekimler yapıldı. Ama batıkta çekim yapılmasına izin vermiyorlar. Bu arada hiç beklemediğim bir olay oldu. Büyükelçi Solmaz Ünaydın beni aradı. Hukukumuz vardır, üç beş sohbetten sonra sadede geldi. “Struma ile ilgili bir belgesel yapılıyormuş, sizin çalışmalarınızdan da haberdar olduk. Biz bunu bakanlıkta tartıştık, ikinci bir Midnight Express olabilir. Acaba belgeselin yapılmasını önlesek mi?” diye sordu. Ankara şeffaflık sevmez, her şey karanlıkta kalsın ister. Bu günahı da gömelim diye bana rica ediyorlar.”




22 Ocak 2024 Pazartesi

Ansiklopedi: Alexandre Kojève

Mao’nun devrimini “Napolyon yasaları Çin’e girdi!” diye yorumlamış, sağ ve sol kanat Hegelci alternatifler arasındaki savaşın bir galibinin olmayacağını, olsa bile bunun bir ayrıntı sayılması gerektiğini,  kim kazanırsa kazansın gelişmiş dünyanın tamamının bir tür küresel topluma doğru ilerleyeceğini öngörmüş, Birleşik Devletler ve Birleşik Sovyetler’e karşı üçüncü bir güç (Latin İmparatorluğu) yaratılması konusunda politikalar üretmiş, Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun oluşumunda önemli rol oynamış, “ikna olmuş bir komünist” olmasına rağmen İkinci Dünya Savaşı sonrasından başlayarak öldüğü 1968 yılına kadar Fransa’da “güvenilir bir hükümet danışmanı” olarak görev yapmış, Avrupa entelektüel çevrelerini sanıldığından fazla etkilemiş, özellikle Bataille, Lacan, Breton gibi isimleri darmadağın etmiş siyaset felsefecisi, siyaset felsefecilerine göre gelmiş geçmiş en büyük Hegel uzmanı.

Ansiklopedi: Alain Bosquet

Şiirden arta kalan zamanını “toplumda yer yapmaya” ayırmış, fiilen katıldığı Normandiya çıkarmasının olduğu gün dışında her gün gazete okumuş (çünkü, “gazete sizi asrın bilincine vardırır, insanoğlunun psikolojisini, derinliğini ve acımasızlığını öğretir”), Samuel Beckett tarafından İngilizceye çevrilen şiirlerini orjinallerinden başarılı saymış, Paul Eluard’ı “küçük ve değersiz”, Rıza Tevfik’i “görkemli” bulmuş, baba tarafından Rus, Alzaslı Yahudi ve Katolik, anne tarafından Alman ve Tatar, ABD ordusundan emekli Parisli şair.

21 Ocak 2024 Pazar

Ansiklopedi: Hân-ı Yağma

1915’te ölen Tevfik Fikret’in 1912’de yazdığı şiir. 1957’de Demokrat İzmir gazetesi tarafından isimsiz olarak yeniden yayımlanması, savcının ilgili gazetenin yazı işleri müdürünü ifadesini almak için savcılığa çağırması ve şairinin adını ve adresini istemesiyle de ünlüdür.

Ansiklopedi: Sivil

Ece Ayhan’ın kazıp çıkardığı gömüye göre: "Shakespeare'in saatlerce süren oyunlarını ayakta seyredenlere İngiltere'de 'sivil' denirdi."

Ansiklopedi: Rıza Tevfik

Bir Osmanlı lirasının değerinin 6.615 gram saf altın olduğu dönemde (1914), Enver Paşa’nın “Kahramanlık şiirleri yaz, sana 20 bin lira vereceğim!” önerisini, “Ben ısmarlama şiir yazmam,” diyerek reddeden şair.

Ansiklopedi: Milton

Blake’e göre, “şeytan taifesinden olan, ama bunu bilmeyen” şair.

Ansiklopedi: II. Abdülhamid

Tahttan indirildikten sonra anılarını yazdırmaya başlayan, ancak dikte ettirdiği kâtibinin bir geceyarısı İttihatçı hafiyelerce alınıp götürülmesi, sorgulanması, sonunda hapse atılması karşısında şaşıran, sansüre isyan eden padişah. Kabil-i inkisâr.

Bir Gömme Töreni

Süreyya Berfe, Ece Ayhan'ın ölümü sonrası cenazeyle birlikte Çanakkale'ye gitmiş. 
Şunlar, Poelitika'da yazdıkları:

     Yatağın kenarında yatıyordu. Yeni ay gibiydi. Söyledikleri hemen hemen hiç duyulmuyordu, arada “n’apalım” dediğini duyuyorduk. Ece gidiyordu. 

     İzmir Fuarı’ndaki bir yerden alıp Eceabat’ın Yalova köyüne götüreceğiz Ece’yi. Törende huzurevi’nden arkadaşları da vardı. En şık kıyafetlerini giymişlerdi. (…) Ece’yi soğutuculu cenaze arabasına bindirdik. Bir otobüs, minibüsler, bir-iki araba bekliyordu. Yola çıktık. (…) Çanakkale’nin girişinde bizi belediye çalışanları eskortla karşıladılar. Belediye önündeki kısa bir törenden sonra karşıya geçip Yalova köyüne vardık. İkindi namazı sonrası cenaze defnedilecek ancak imam yok. Yakın köyden bir imam bulundu ve dinî tören tamamlandı. Cenaze namazının kılınmasını engellemek isteyen Ece’nin yeğenini zor zaptettik. Doğrusu, doğru mu yaptık bilmiyorum. Çelenkler arasında Bülent Ecevit’in gönderdiği çelenk te vardı. Kafile yola çıktı. Köy bomboştu. Üç-beş köylü aralarında “mühim adam galiba, Ecevit çelenk göndermiş,” diyorlardı. Onlar da domates fideleriyle törene katıldılar. Bir yamaca kazılmış olan mezarına indirdik Ece’yi. Yanımda getirdiğim mor yazan bir kalemi başucuna koydum.

 

Süreyya Berfe, “Aynı Lakerda”, Poelitika içinde, hazırlayan: Eren Barış, Ank. 2007, s. 89-90

11 Ocak 2024 Perşembe

Süreyya Berfe ile İlgili Bendeki Son Görüntü

      Son görüşümdü galiba.
     Bende onunla ilgili son görüntü (ve bir replik):

     Kırk Merdiven’in büyük masasında oturmuş, kurşun kalemle kitap imzalıyor, arada kalkıp Asansör’e çıkan sokağa bakıyordu. Kafede gazete olup olmadığını sordu. Yoktu. Gençleri gazete almaya gönderdi: “Üç gazete alın, biri Aydınlık olsun ama!” 
     Kalan bu. O günkü o sahne.

     Bugün Doğu Perinçek’in Twitter hesabına baktım. Öleli iki gün oldu, hiçbir şey yok Berfe ile ilgili.

     ***

     Üç günden sonra duyalar, Yunus.