1 Haziran 2025 Pazar

Cemal Süreya'nın Türkiye Yazıları Serüveni

Cemal Süreya'dan Turgay Gönenç'e üç mektup.

13 Şubat 1977 (giriş), 4 Mayıs 1977 (ayrılış), 12 Mayıs 1977 (Oluşum'a geçiş):

Ünlem dergisi, Sayı: 9, Ocak-Şubat 2005






9 Mayıs 2025 Cuma

İlhami Soysal'ın Antolojisi

Gazeteci İlhami Soysal'ın hazırladığı berbat bir antoloji var: 20. Yüzyıl Türk Şiiri Antolojisi.

Neden berbat olduğunu soran arkadaşlara esas üzerinden cevap vermeye çalışıyordum, ancak Varlık'ın Ekim 1973 tarihli 793. sayısında M. Alâeddin Asna'nın "50'lerin Şairleri Neredesiniz?" başlıklı yazısını okuyunca meselenin usûl üzerinden daha rahat anlatılabileceğini / anlaşılabileceğini gördüm.

Asna'nın yazısı Soysal'ın antolojisi hakkında. Hakkında yazdığı antolojinin kapağını açmamış, içindekiler sütununa bile bakmamış. Kim var kim yok, "etki altında kalmamak için bakmadım" diyor.

Antolojiyi hazırlayanın şairleri seçme yöntemi de tuhaf:
"Belirli bilgi düzeyinde yüz kişinin eline birer kalem kâğıt vermiş. Yirminci yüzyıl Türk şairlerinden bildiklerini yaz şuraya demiş. Sorduklarımın içinde şiirle de yakından ilgilenenler vardı dedi. Sonuç ne çıkmış? En çok yazan 23 şair adı yazabilmiş kâğıdın üstüne. Sadece gazeteci Selma Tükel 23 adı getirebilmiş. Soysal böyle basit bir araştırma sonucu çıkan adlardan derlemiş antolojisini."






30 Nisan 2025 Çarşamba

Kemal Tahir'in Çilesi

Kemal Tahir romanında tahrifat iddiası: 
‘Kurt Kanunu’na 12 Eylül sansürü 50 yıl sonra ortaya çıktı

SALİHA SULTAN

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi, edebiyat tarihçisi Doç. Dr. Nuri Sağlam, yıllar önce Türk Edebiyatı dergisinde yayımlanan ‘Bir İntihar Simülasyonu Olarak Kara Kemal Cinayeti’ yazısında resmi tarih yazımının İzmir Suikastı ile ilişkilendirdiği Kara Kemal’in intihar ettiğine ilişkin iddianın nasıl üretildiğini ortaya çıkarmıştı. Geçtiğimiz günlerde Çamlıca’daki Rindan buluşmasında karşılaştığım Doç. Dr. Sağlam bu kez yeni bir ‘bomba’ ile karşımızda. Sağlam, Kemal Tahir’in ilk baskısı 1969’da yapılan romanının 1981’den bu yana tahrif edilmiş şekilde basıldığını fark etmiş. Romanda Kara Kemal’in intiharı iddiasıyla ilgili satırların 12 Eylül döneminde Tekin Yayınevi’nce yapılan baskılarından çıkarıldığını, bunun dışında da eserin birçok bölümünde ‘çok ciddi değişiklikler’ yapıldığını belirten Nuri Sağlam Hoca ile, edebiyat dünyasında büyük sarsıntı yaratacak bu tahrifatın detaylarını konuştum.

YAKIN TARİHİN ÇALKANTILI DÖNEMİNİ YAZDI

Nuri Hocam, öncelikle Türk edebiyatının usta kalemi Kemal Tahir’in ‘Kurt Kanunu’ romanını öne çıkaran özellikler hakkında bilgilerinizi okurlarımızla paylaşırsanız sevinirim.

Kemal Tahir’in ‘Kurt Kanunu’ romanı ilk defa 1969 yılında Bilgi Yayınevi tarafından basılmış ve o tarihten itibaren yarım asrı aşkın bir süredir özellikle edebiyat-tarih-siyaset bağlamında sürekli tartışma konusu olmuştur. Çünkü bu romanda, 1926 yılında Cumhurreisi Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya düzenlenen İzmir suikastı olayını bir fon olarak kullanan Kemal Tahir, yakın dönem Türk siyasî tarihinin İkinci Meşrutiyet’ten 1926’ya kadar gelen en çalkantılı ve karanlık dönemini konu edinmekte ve kurgunun ana eksenine tamamen şahsî ihtirasın körüklediği ‘güç’ ve ‘iktidar’ mücadelesini yerleştirmektedir. Nitekim romanın adıyla beraber “Kurtlukta düşeni yemek kanundur” epigrafından da kolaylıkla anlaşılacağı üzere esasen hiçbir insanî kaydın geçerli olmadığı bu kadîm kavganın muhtelif tezahürlerini, İzmir suikastı üzerinden bir kere daha gözler önüne sermekte ve böylece kendi tabiriyle ‘günümüz olaylarına ve sorunlarımıza bir spot ışığı’ düşürmektedir…

Roman, dolayısıyla Kara Kemal’in Atatürk’e suikast suçundan aranmasını da anlatıyor. Siz 2012 yılında Türk Edebiyatı dergisinde ‘Bir İntihar Simülasyonu Olarak Kara Kemal Cinayeti’ başlıklı bir yazı yayımlamış, Kara Kemal’in intihar etmediğini, öldürüldüğünü ileri sürmüştünüz. Bu yazıda paylaştığınız bilgileri tekrar hatırlatabilir misiniz?

Eski İttihatçılardan Kara Kemal, 1926 yılında Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı öldürmek ve hükûmeti ele geçirmek üzere düzenlenen İzmir suikastı olayının baş sorumlusu olduğu suçlamasıyla Ankara İstiklal Mahkemesi tarafından yargılanmadan idam cezasına mahkûm edilmişti. Bunun üzerine kaçmak mecburiyetinde kalan Kara Kemal, birkaç ay sonra İstanbul’un Cerrahpaşa semtindeki bir evde kolluk kuvvetleri tarafından kıstırılmış ve vurularak öldürülmüştü! Fakat dönemin gazetelerinde Kara Kemal’in yakalanacağı sırada intihar ettiği yazılıp çizilmiş ve resmî tarih de bu doğrultuda kurgulanmıştı. 2012 yılında Türk Edebiyatı dergisinde yayımladığım ‘Bir İntihar Simülasyonu Olarak Kara Kemal Cinayeti’ başlıklı yazımda, Kara Kemal’in intihar etmediğini, Ankara İstiklal Mahkemesi’nin emriyle İstanbul polisi tarafından vurularak öldürüldüğünü ileri sürmüş ve ‘Kurt Kanunu’ romanına istinaden “Kemal Tahir, çok daha dramatik ve gerilimi çok daha yüksek bir anlatıya son derece müsait olan Kara Kemal’in intiharı meselesini, romanda sadece İstanbul Valiliği’nden Ankara İstiklâl Mahkemesi’ne çekilen bir telgrafı aktarmakla geçiştirmiş ve devamında Gazeteci Murat’a yaptırdığı uydurma bir röportaj üzerinden anlatmayı denemiştir” demiştim. Çünkü Kurt Kanunu’nun benim okuduğum baskılarında Kara Kemal’in öldürüldüğüne dair herhangi bir ifade yoktu...

TAHRİFAT 1982 TARİHLİ BASKIDA BAŞLIYOR

Şimdi, o yazınızdan 13 yıl sonra yeni bir iddiada bulunuyor, yazınıza kaynak gösterdiğiniz ‘Kurt Kanunu’ romanının ilgili bölümünde Kara Kemal’in intihar etmediğinin, polis tarafından kasten öldürüldüğünün yazdığını fakat bu bölümün 12 Eylül 1980 sonrasında romandan çıkarıldığını söylüyorsunuz. Bu iddianızın temeli nedir? Siz bu tahrifatın nasıl farkına vardınız?

‘Kurt Kanunu’ romanını daha evvel ilk defa Tekin Yayınevi’nin 1982 tarihli 3. baskısından okumuştum. Fakat söz konusu yazımda referans olarak İthaki Yayınları’nın 2005 tarihli 4. baskısını kullanmış ve en son iki yılı aşkın bir süredir üzerinde çalıştığım ‘Gazi Paşa’ya Suikast ve Kurt Kanunu’ adlı kitabım için de Ketebe Yayınları’nın 2022 baskısını referans almıştım. Bu baskıların hiçbirinde Kara Kemal’in öldürüldüğü yazmıyordu! Dolayısıyla kitabımın ‘Kara Kemal Cinayeti!’ başlıklı bölümünde ‘Kurt Kanunu’ romanından böyle bir alıntı yoktu. Ancak kitabı okuma zahmetine katlanan değerli meslektaşım Dr. Ali Yıldız, bu konuya dikkat çekince romanda Kara Kemal’in öldürüldüğüne dair herhangi bir ifade olmadığını söyledim. Kendisi nazikçe “Var, herhalde gözden kaçırmış olmalısın!” dedi ve söz konusu pasajın fotoğrafını çekip gönderdi. Böylece bu muhavere sırasında Ali Bey’in romanın otantik nüshasına benimse tahrif edilmiş nüshalarına atfen konuştuğumuzu tesadüfen fark etmiş olduk!...

Peki bu vahim tahrifatı fark ettikten sonra ne hissettiniz, neler yaptınız?

Bilgi Yayınevi’nin 1972 baskısına ait olan bu pasajı okur okumaz aniden mideme saplanan ağır bir sancıya rağmen hiç vakit kaybetmeden ‘Kurt Kanunu’ romanının söz konusu otantik baskısını edindim ve Tekin Yayınevi’nden çıkan 1982 tarihli nüshayla satır satır karşılaştırmaya koyuldum. Sayfalar ilerledikçe artan büyük bir şaşkınlık, üzüntü, ıstırap, utanç, hüzün ve kim bilir belki biraz da sevinçle karışık tuhaf bir duygu anaforu bütün benliğimi sarıyor ve bu süreçte her ne hikmetse merhum Âkif’in “Şu mezarlar ki, uzanmış gidiyor, ey yolcu, / Nereden başladı yükselmeye, bak, nerede ucu!” mısraları zihnimde dönüp duruyordu… Karşılaştırmayı bitirince çok cılız da olsa son bir ümitle dönüp İthaki ve Ketebe Yayınları tarafından basılan nüshalara bir daha baktım. Eğer kendimi tutmasaydım Akif’in mezkûr mısralarını bu sefer bizzat ben bozacak ve neredeyse “Şu tahrifat ki uzanmış gidiyor, ey yolcu, / Nereden başladı bu tahribat, bak, nerede ucu!” demekten kendimi alamayacaktım!...

BUGÜNE KADAR KİMSENİN DİKKATİNİ ÇEKMEMİŞ

Yani ‘Kurt Kanunu’ romanındaki bütün bu tahrifat 1980’li yılların başlarında yapılmış ve o tarihten beri hiçbir editör ya da akademisyen bu durumu fark etmemiş mi?

Kemal Tahir’in romanlarının yayım hakkı 12 Eylül döneminde Bilgi Yayınevi’nden Tekin Yayınevi’ne geçince, bu yayınevi, ‘Kurt Kanunu’ romanı üzerinde birçok tahrifat yapmış ve bu tahrifat her nasılsa bugüne kadar evet hiç kimsenin dikkatini çekmemiştir! Zira 1981’den 2004 yılına kadar Tekin Yayınevi tarafından 9 defa basılan bu tahrif edilmiş roman, 2005-2021 yılları arasında İthaki Yayınları’nda 20 baskıya ulaşmış ve en son 2022 yılında Ketebe Yayınları tarafından da aynı şekilde basılmıştır. Bu yüzden Türk okuyucusu yaklaşık yarım asırdır söz konusu tahrif edilmiş romanı okumakta ve dolayısıyla Kemal Tahir hakkında yapılan bütün akademik çalışmalarda da maalesef o gün bu gündür hep bu tahrif edilmiş baskılar esas alınmaktadır.

Nuri Hocam, romanda nasıl tahrifatlarla karşılaştınız. Ayrıca ‘Kurt Kanunu’ romanına yapılan bu tahrif suikastı insanın aklına “Acaba Kemal Tahir’in diğer romanları da tahrif edilmiş midir?” sorusunu da getiriyor. Neler dersiniz?

Bu sorunun cevabını ve ‘Kurt Kanunu’nda yapılan tahrifatın bütün boyutlarını bir makale ile kaleme almayı düşünüyorum. Sizinle şimdilik sadece kanıt olarak Kara Kemal’in öldürülmesiyle ilgili pasajı paylaşmakla yetinebilirim. Ancak romanda kelime, cümle ve bölüm bazında birçok tahrifat var, daha başka çıkarılmış yerler de var. Bunu ayrı bir röportajda yeniden konuşabiliriz. Şimdilik örnek olarak size Kara Kemal’in öldürülme meselesini veriyorum. Çünkü bu işten sorumlu insanlar merak edilecektir, bu tahrifat bana göre Kemal Tahir’e büyük bir cinayet, Kara Kemal cinayetinden daha beter bir cinayettir. 45 yıldır herkesin gözü kör, kulağı sağır olmuş. Ben dahi kendimi bu anlamda çok suçladım. Böyle bir tahrifat yapılabileceği hiç aklımıza gelmiyor. Yayınevlerine, editörlere güveniyor, farkına varmadan hatayı büyütüyoruz.

KARA KEMAL’İN ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜ SÖYLEYEN SATIRLAR ROMANDAN ÇIKARILMIŞ

Doç. Dr. Nuri Sağlam, Kemal Tahir’in ‘Kurt Kanunu’ romanında yapılan tahrifatın detaylarını şöyle aktarıyor:

Gazeteci Murat ile dayısı Emin Bey arasında geçen diyalogdan nakledeceğim şu pasaj, ‘Kurt Kanunu’ romanının 1972 yılında Bilgi Yayınevi tarafından yapılan otantik baskısına aittir. Fakat bu pasajın italik kısmı ‘Kurt Kanunu’nun yaklaşık yarım asırdır sırasıyla Tekin, İthaki ve nihayet Ketebe Yayınları tarafından yapılan baskılarında yoktur! Söz konusu pasaj şöyledir:

-Gerçek... Evet, şimdi anladım. Gurbet Halalarla farkımız burda... Sakın aklınıza getirmeyin bir daha böyle çapraşık şeyleri...

-Bir an, söyleyip söylememek için duraksadı-: Biraz önce dediniz ki... “Kara Kemal Bey teslim olsaydı, mahkemede kendisini savunsaydı... Binde bir ihtimalle kurtulmaz mıydı acaba?...” Üzmeyin kendinizi boş yere dayıcığım...

-“Boş yere” ne demek?

-Şu demek... Hiç kimsenin niyeti yoktu Kara Kemal Beyi mahkeme önüne çıkarmaya...

-Öyleyse... Kendisine kıydığı da sakın doğru değil mi?

-Elbette doğru değil... Çok şeyler biliyordu Kara Kemal Bey... Kurtulma umudu kalmadığını anlayınca hiçbir kuvvet konuşmasını önleyemezdi. “Teslim ol Kara Kemal Bey ağabey... Hakkında hayırlısı budur.” diye bağırmış ya heriflerden biri... Yüzde yüz eminim, budur işte öldürme görevini yüklenen hergele... Hem bu sözlerden, hem de sesin ahenginden anlamıştır işi Kara Kemal Bey ossaat... Bunlar da İttihatçı oyunudur çünkü...

-Yok canım...

-Yok mu, var mı anlaşılır yakında... Merak etmeyin, gizli kalmaz böyle pislikler, hiçbir zaman.

Gazeteler hani yazdılar ya... Eve girmişler de... Odaya çıkmışlar da… Yerde terlikleri... Havada cigara dumanları görmüşler de... Bundan anlamışlar birkaç saniye önce burda olduğunu... Açık pencereden bahçeye atlamışlar. Hepsi yalan bunların!

(Bk., Kurt Kanunu, 2. bs., Ankara: Bilgi Yayınevi, 1972, s. 353-354.)

Bu pasaj, Tekin, İthaki ve Ketebe Yayınları tarafından yapılan baskılarda ise şu şekildedir:

“Gerçek... Evet, şimdi anladım. Gurbet Halalarla farkımız burda... Sakın aklınıza getirmeyin bir daha böyle çapraşık şeyleri... Gazeteler hani yazdılar ya... Eve girmişler de... Odaya çıkmışlar da... Yerde terlikleri... Havada cigara dumanları görmüşler de... Bundan anlamışlar birkaç saniye önce burda olduğunu... Açık pencereden bahçeye atlamışlar. Hepsi yalan bunların!”

(Bk., Kurt Kanunu, 3. bs., Ankara: Tekin Yayınları, 1982, s. 266; Kurt Kanunu, 4. bs., İstanbul: İthaki Yayınları, 2005, s. 304; Kurt Kanunu, İstanbul: Ketebe Yayınları, s. 292.)

1972 TARİHLİ ORİJİNAL METİN




Doç. Dr. Nuri Sağlam, Kemal Tahir’in ‘Kurt Kapanı’ romanı hakkındaki iddiasına ilk olarak romanın 1 ve 2 numaralı fotoğraflarda yer alan, 1972 tarihinde Bilgi Yayınevi’nden çıkan ilgili sayfalarını örnek gösteriyor. Ardından, Tekin Yayınevi tarafından 1982’de yapılan baskıda Kara Kemal ile ilgili cümlelerde yapılan tahrifata da 3 numaralı fotoğrafı kanıt olarak sunuyor.

DOÇ. DR. NURİ SAĞLAM KİMDİR?

Nuri Sağlam, 1964 yılında Giresun’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Giresun’da tamamladı. 1986’da İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne girdi. 1990’da mezun oldu. Aynı yıl bu bölümün Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1993’te Prof. Dr. Ömer Faruk Akün’ün danışmanlığında hazırladığı Basiretçi Ali Beyin Şehir Mektupları adlı teziyle Yüksek Lisansını, 1999’da Prof. Dr. Necat Birinci’nin danışmanlığında hazırladığı Ruşen Eşref Ünaydın-Hayatı ve Eserleri adlı teziyle de Doktorasını tamamladı. Halen İstanbul Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.

Karar Gazetesi, 1 Mayıs 2025

23 Nisan 2025 Çarşamba

İroni - Georges Rodenbach

Bir bu da burada dursun notu: Georges Rodenbach'ın Bruges-La-Morte'sinden:

"inanç şüpheye düştüğünde çoğu kez kendini ironiyle ifade eder."

21 Nisan 2025 Pazartesi

Kemal Tahir için - Ayşe Şasa

Ayşe Şasa demiş:

Kemal Tahir, "Mahpusluk da bir çeşit ölümdür" der, Yol Ayrımı'nda. Ama 13 yıllık yoğun dostluğumuz boyunca, onun hapishane deneyiminden bir kez bile yakınarak söz ettiğine tanık olmadım. Bunu en büyük ayıp sayar, hapishaneyi büyük bir okul olarak nitelerdi. "Orada insanların konuşmalarını dinlerken, bazen okyanuslar çarpışıyor sanırdım" demişti bir keresinde.

14 Nisan 2025 Pazartesi

Fredric Jameson's Greatest Films and Novelists

     Few radical thinkers have had such a phenomenal impact on literary criticism, critical theory, and philosophy as Fredric Jameson. In celebration of what would-be his ninety-first birthday, Verso editor Sebastian Budgen shares two of Jameson's favorites lists, sent shortly before his passing in September of last year. 

THE GREATEST FILMS (in no special order):


Touchez pas au grisbi (Jacques Becker, 1954) 
My Friend Ivan Lapshin (Aleksei German, 1985)
High and Low (Akira Kurasawa, 1963)
Nachts, wenn der Teufel kommt (Robert Siodmak, 1957) 
Fellini-Satyricon (Federico Fellini, 1969) 
Alexander the Great (Theodōros Angelopoulos, 1980) 
Odd Man Out (Carol Reed, 1947)
Days of Eclipse (Alexander Sokurov, 1988) 
Sawdust and Tinsel (Ingmar Bergman , 1953)
Terrorizer (Edward Yang, 1986)
Paisan (Roberto Rossellini, 1946)
Los Olvidados (Luis Buñuel, 1950)
La Marie du Port (Marcel Carné, 1950)
The Man Who Fell to Earth (Nicolas Roeg, 1976)
Tinker Taylor Soldier Spy (Tomas Alfredson, 2011)
Lucia (Humberto Solas, 1968)
The Perfumed Nightmare (Kidlat Tahimik, 1977)
Duel in the Sun (King Vidor, 1946)
Le Crime de Monsieur Lange (Jean Renoir, 1936)
Once upon a time in the West (Sergio Leone, 1968)
Fort Apache (John Ford, 1948)
La Strada (Federico Fellini, 1954)
The Thief of Baghdad (Alexander Korda, 1940)
Fever (Agnieszka Holland, 1980)
Stage Fright (Alfred Hitchcock, 1950)
The Kitchen (James Hill, 1961)


 ***


The Greatest Novelists of the 21st Century

Zadie Smith
Rachel Kushner
Michel Houellebecq


 ***

The Greatest Novelists from 1945-2000

Alasdair James Gray “Lanark”
Alexander Kluge
Günter Grass
Khateb Yacine
Amitav Ghosh
Zia Haidar Rahman 
Kenzubaro Oe
Yukio Mishima
J.M. Coetzee
Claude Simon
Thomas Pynchon
Pramoedya Ananta Toer 
Halldór Laxness
Mahasweta Devi
Gabriel Garcia Marquez
Mario Vargas Llosa
Heimito Von Doderer


Verso Books 

14 April 2025

https://www.versobooks.com/en-gb/blogs/news/the-greatest-films-and-novelists-according-to-frederic-jameson

15 Mart 2025 Cumartesi

Ömer Seyfettin'in "Hayal"i ya da Yorulma Nasıl Bir Şey

     Yenal Ünal’ın Yakın Dönem Türk Tarihinde Refik Halid Karay adlı kitabının tanıtım bülteninde rastladım. Refik Halid’i överken överken hız kesememiş, şöyle çarpmış Ömer Seyfettin:

     “Nesir yazarları içinde dilini en güzel bulduğum yazar Refik Halid’dir. İşte tam İstanbul Türkçesi… Yakup Kadri temiz, seçkin ve derin bir yazardır. Ama ben yine onu Refik Halid’den üstün bulamam. Çünkü Refik Halid’den daha kolay lezzet alırım, hayalim yorulmaz.”

6 Mart 2025 Perşembe

Caz

Bir cazcı, kimdi unuttum, söylemişti:
"Müzikte bir hatayı bir kere yaparsanız yanlış, iki kere yaparsanız caz olur."

https://www.youtube.com/watch?v=o_6q55zNCiU


4 Mart 2025 Salı

Senden Bana Kalan, "The Descendants"


     Bu battaniye "mutlu aile" tablosunu tamamlayan bir detay olarak burada değil. 
     Bu battaniye, filim boyunca komadaki annenin üzerinde gördüğümüz battaniye olarak burada. 

     Metaforsa metafor: Paynece.

     * Alex'in havuzda, su altında ağlama sahnesiyle beni benden alan filim.

     * Payne’den yine bir aile filimi. Yine "büyük" bir hikâyesi yok. Yine küçük bir hikâyeyi "fişleri çekerek" anlatıyor.

     * Nasıl ayrılırsınız? Nasıl bitirirsiniz? Nasıl "vedalaşırsınız"? Soran, sorduran bir filim. Vicdan yalnızdır, çok yalnız bir parçamızdır...


     Senden Bana Kalan, "The Descendants" (2011)
     Yönetmen: Alexander Payne

Gazete ve Dergilerde / Emin Özdemir (Mayıs 1976)

"Gazete ve Dergilerde" Emin Özdemir, Varlık, Sayı: 824, Mayıs 1976