21 Haziran 2024 Cuma

İroni & David Foster Wallace

     İroniyle aram yok. İronistlerle de. Yazdıklarını da belli bir mesafe bırakarak okuyorum. Üç şıkkım var:

     1. İroni, refah toplumlarına özgü bir "sanat"tır. 
     2. Modernistlerin en pis silahıdır.
     3. İronistin nerede durduğu belli değildir.

     Az önce David Foster Wallace'ın bir konuşmasını izledim. Şunları söylüyor:

     "İroni, karşı çıkıyor gibi görünüp karşı çıkmamanın yolu olabilir. Biri ironiyi şöyle tanımlamıştı: 'Kafesini seven kuşun türküsü.' Türküsünde kafesinden yakınsa da esasında orada olmayı seviyor."

     Çok daha güzel. Çok daha açık.
     
     David Foster Wallace da, benim gibi, masanın kenarına dayanarak konuşuyor. Ne gam. Masa sağlam.

8 Haziran 2024 Cumartesi

Kedi Ciğer Mundar

      El işaretimi görmeden geçen dolmuşun arkasından ıslık çaldım, durdu.
     En son ne zaman ıslık çalmışım, çalmışımdır, kara kutuya sordum, şöyle tuhaf bir veri geldi: Kırk yıl önce.

     İçeride ellili yaşlarda iki kadın var, ben bir buçuğuncu durakta bindiğime göre ilk durakta binmiş olmalılar. Neyse, dolmuştan da ıslıktan da bahsetmemin nedeni onlar. Biri diğerini teselli ederken, muhabbetlerine konu olan üçüncü şahsı şöyle okladı: “Üzülme, biliyorsun, insan ulaşamadığı yeri mundarlar.”

     ***

     Şiirde yaptığım bazı “bozmalar” nedeniyle muhafazakâr şiir kamusundan fırça yedim, yiyorum. Beni Tik Tok kuşağından sananlar var, güzel. Boş-beleş işlerle uğraşan bir kuşakmış o kuşak, güzel. Kişisel olarak tanıyanlar da yaptıklarımı “deforme” diye adlandırıyor. Bir de “dezenforme” gördüm.

     Ben bir şeyi bozmuyorum. Bozukluk hayatın içinde var.

     ***

    Dil zabıtasına da bir ok atayım: herkeş Tahsin Yücel gibi değil. Mükemmel bir Türkçeyle berbat şeyler yazmıyor/söylemiyor.